AMELİYATHANE HEMŞİRELİĞİ

Ameliyat Hemşiresi, ameliyatlı değişik hastaların (küçük ya da büyük cerrahi müdahaleler için gelen) ameliyat öncesi, ameliyat sırasında veya ameliyat sonrasında hekim tarafından verilen tedaviyi uygulayan, hasta bakımını planlayan, uygulayan, denetleyen ve izleyen kişidir.

Ameliyat Hemşireliği Eğitimi

Ameliyat Hemşiresi olabilmek için Sağlık Bilimleri Fakülteleri, Sağlık Bilimleri Enstitüleri, Sağlık Bilimleri Yüksekokulları hatta Tıp Fakülteleri altında eğitimi verilebilen bir meslektir.

Bu eğitim kurumları altında Cerrahi Hemşireliği Anabilim Dalı ya da Cerrahi Hastalıkları Hemşireliği Anabilim Dalı altında bölümler varsa başvurular yapılabilir.

Hemşirelik ve Sağlık Hizmetleri Bölümü Öğrenci Seçme ve Yerleştirme Merkezi (ÖSYM) tarafından yapılan Öğrenci Seçme Sınavı (ÖSS) sonuçlarına göre öğrenci almaktadır. Öğrencilerin bölüme yerleştirilmesi sayısal puana göre yapılmaktadır.

Ameliyat Hemşireliği gerçekten uzmanlık gerektiren bir meslek olduğundan kazanç itibariyle pek çok doktordan daha çok kazandıran bir meslek dalıdır.

Günümüzdeki maliyetçe en yüksek elekronik tıp cihazlarının özellikle ameliyat sırasında kullanıldığını düşünürsek bu aletleri ve cihazları etkin ve verimli kullanabilen hemşirelerin neden sorumluluklarının yüksek olduğunu ve çok kazandıklarını anlayabiliriz.

Ameliyat Hemşiresi olarak Türkiye’de sınırlı sayıda öğrenci yetiştirildiğinden iş bulma konusunda sıkıntı bulunmamaktadır.

Özellikle sağlık konusundan önemli gelişmelerin kaydedildiği ülkemizde çok sayıda eleman açığı olduğundan diğer hemşireler de bu amaçla yer yer istihdam edilmektedir.

Ameliyat Hemşiresi Görev Ve Sorumlulukları

Ameliyat hemşireleri genellikle yaklaşık olarak 6 ameliyat hastasından sorumludurlar. Hastaların durumuna göre hastayı ameliyata hazırlamaktan, ameliyat odasından iyileşme ünitesine (recovery unit) ya da anestezi bakım ünitesine kadar değişik aşamalarda hastanın bakımından sorumludurlar.

Hazırlık safhasında ön medikasyonun (ilaçlar vs. verilmesi) yönetiminden, hastanın ameliyat ile ilgili rızasının alınması ve psikolojik desteği işlemlerinden, gerekli kan testlerinin yapılmasından, hastanın doğru şekilde etiketlenmesinden, alerjik durumunun belirlenip gerekli diyetin uygulanmasından da sorumludur.

Ameliyat sonrası ise şok ve tutukluluk gibi belirtilere karşı gözleme sorumluluğuna sahiptir. Ayrıca ameliyat sonrası açılan yaranın gözlenmesi, iyileşmesi için tedbirlerin alınması gibi bakım tekniklerini bilmesi gerekir.

Ağrı, sızı, ameliyat sonrası kusma ve bulantı gibi belirtiler ameliyat sonrası sıklıkla ortaya çıkan hususlar olduğundan ameliyat hemşiresi bu tür sorunların yönetimini bilmelidirler.

Ameliyat hemşiresi ayrıca hastanın güvenli şekilde taburcu olması işlemlerinden de sorumludur. Hastaya hızlı iyileşme için tedbirleri öğretmekten hatta taburcu olduktan sonrasında yerinde (evinde) ziyaretle gözlemekle de sorumludur.

Yurt dışında ameliyat hemşiresi olabilmek için uygun eğitimi almak ve sonra devlet hemşirelik kurumuna  kayıtlı bulunmak gerekmektedir.

TÜRKİYE’DE HEMŞİRELİĞİN TARİHÇESİ

Osmanlı devletinde hemşirelik eğitimi ilk olarak Meşrutiyet döneminde başlamıştır. Daha önce meydana gelen bazı gelişmelerin bu konuda örnek olduğu da bir gerçektir. 1854 Kırım Harbi sırasında Türk hükümeti tarafından getirtilen Fransız hemşireler Fransız askerlerine bakmışlardır. Florence Nightingale başkanlığındaki İngiliz hemşireler de İngiliz askerlerine hizmet vermek üzere Selimiye Kışlası’na gelmişlerdir. Bu olaylar, Osmanlı devletinde hemşirelik için örnek olmuştur.

Türkiye’de modern hemşireliğin kurucusu olan Dr. Besim Ömer (Akalın) Paşa, 1907’de Londra’da toplanan Uluslararası Kızılhaç Konferansı’na Osmanlı delegesi olarak katılmış ve toplantının şeref konuğu olan Florence Nightingale ile tanışmıştır. Hemşireliğin bir meslek olduğunu, branşlara ayrıldığını ve mesleğin gereğini çok iyi anlamış olan Besim Ömer Paşa, ilk kez 1911’de İstanbul’un tanınmış ailelerine mensup hanımefendilerini derslerini kendisinin verdiği “Gönüllü Hastabakıcılık Kursu” na çağırmıştır.

Besim Ömer Paşa’nın şahsi gayretleri sonucunda hemşireliğe İstanbul’un kültürlü çevrelerinden de ilgi olmuş, Bursa ve İstanbul’da kurslar açılmıştır. Münire İsmail, Kerime Salahor, Safıye Hüseyin v.b. Böylece, 6 aylık kurstan sonra ilk defa Balkan Savaşı(1912) ve Çanakkale Savaşı (1915­18), I.Dünya Savaşı sırasında Müslüman Türk kadınlarının hasta bakımına katılmaları mümkün olmuştur. Bu nedenle 1912 yılı, ülkemizde hemşirelik mesleğinin başlangıcı kabul edilmektedir.

Türkiye’de ilk defa 1920 yılında, Amiral Bristol Hastanesine bağlı hemşire okulu açılmıştır. Eğitim süresi başlangıçta 2 yıl 6 ay iken, daha sonra 3 yıla ve 1957’de 4 yıla çıkarılarak Milli Eğitim Bakanlığı tarafından onaylanarak meslek lisesi denkliği kazanmıştır.

Cumhuriyet Dönemi’nde açılan ilk hemşire okulu, Kızılay Hemşire Okulu’dur (1925). Eğitim süresi iki yıl üç ay olan bu okula başlangıçta kabul şartı, okur­yazar olmak iken; 1936 yılında bu okula, ortaokul mezunları alınmaya başlanmıştır. 1946 yılında Sağlık Sosyal Yardım Bakanlığı, bünyesindeki yataklı tedavi kurumlarının ihtiyacını karşılamak üzere sağlık meslek liseleri açılmıştır. Ortaokul mezunlarını alan bu okulların eğitim süresi 1958 yılına kadar 3 yıl, 1958’den sonra 4 yıl olmuştur. Bunu izleyen yıllarda hemşirelikte okullaşma yavaş gelişmiştir. İlk askeri hemşire okulu Ankara’da 1939 yılında Milli Savunma Bakanlığınca açılmış, 1947 yılında parasal sorunlar nedeniyle kapatılmış, 1972 yılında Gülhane Askeri Tıp Akademisinde TSK Sağlık Meslek Lisesi olarak açılmış ve 1995 yılında kapatılmıştır.

Hemşirelik yüksekokulları ülkemizde üniversite düzeyinde ilk hemşirelik yüksekokulu 1955 yılında Ege Üniversitesinde açılmıştır. Ege Üniversitesinde açılan hemşirelik yüksekokulunu (HYO) 1961 yılında Ankara’da Hacettepe, İstanbul’da Florance Nighingale Hemşirelik Yüksekokulları izlemiştir. Bu okulların hemşirelik eğitiminin ve hemşirelik mesleğinin gelişmesine önemli katkıları olmuştur. 1982 yılında Atatürk ve Cumhuriyet Üniversiteleri Hemşirelik Yüksekokulları açılmıştır. 1985 yılında “Muvazzaf Askeri Yüksek Hemşire” yetiştirmek üzere Gülhane Askeri Tıp Akademisi (GATA) Hemşirelik Yüksekokulu açılmıştır. Ülkemizde ilk kez Hacettepe Üniversitesinde 1968 yılında başlayan hemşirelikte yüksek lisans ve 1972 yılında doktora programlarını ilerleyen yıllarda diğer hemşirelik yüksek okulları izlemiştir.1985 yılında eğitim süresi 2 yıl olan sağlık hizmetleri meslek yüksekokulları “hemşirelik programları” açılmıştır. 1995’te Yüksek Sağlık Şurasında alınan kararla, hemşirelik eğitiminin sadece üniversitelerde sürdürülmesine karar verilmiş, böylece hemşirelik eğitimi verilen sağlık meslek liseleri ve sağlık hizmetleri meslek yüksekokulları, sağlık yüksekokullarına dönüştürülmüştür. Günümüzde 14 hemşirelik yüksekokulu, 72 sağlık yüksekokulunda lisans düzeyinde “hemşirelik­hemşireliğe eş değer sağlık memurluğu” eğitimi verilmektedir.

2 Mayıs 2007 tarihine kadar Türkiye’de hemşirelik hizmetleri 1954 tarih 6283 sayılı hemşirelik kanunuyla yürütülmüştür. Bu kanunda hemşirelik, lise düzeyinde bir eğitimle kazanılan, görevlerinde hekime bağımlı, kadın mesleği olarak tanımlanmıştı ve günümüz koşullarına uymamaktaydı. “Hemşirelik Kanunu’nda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi’nin yasalaşması için 1992 yılında başlayan çalışmalar nihayet 2 Mayıs 2007 sonuç vermiştir. Yeni hâli ile yasada; eğitimin farklılığının ortadan kaldırılması, cinsiyet ayrımına son verilmesi, meslekte uzmanlaşmanın tanımlanması gerçekleşmiştir.

Hemşirelerin değişen rol ve sorumlulukları, belirli bir alanda uzmanlaşma ve çalışmaları beraberinde özel dal hemşireliği kavramını gündeme getirmiştir. Günümüzde hemşireler pek çok alanda özel dal hemşiresi olarak çalışmaktadırlar.

 

 

KAYNAK: TÜRKİYE HEMŞİRELER DERNEĞİ…

 

DÜNYADA HEMŞİRELİĞİN TARİHÇESİ ve GELİŞİMİ

 

 

 

En eski sağlık mesleklerinden biri olan hemşireliğin doğuşu ilkçağlara dayanmaktadır. Hemşireliğin tarihi, kadının sağaltıcı(şifa verici) rolü ile başlamıştır. İlkçağlarda hasta ve düşkünlere yardımla başlayan hemşirelik hizmetlerinin Ortaçağ Avrupası’nda kilisenin bünyesinde ve korumasında olması ve hemşirelik hizmeti verenler arasında din görevlilerinin çoğunlukta olması o dönem için hemşireliğin “kutsal”, hemşirelerin ise “melek” olarak adlandırılmasına yol açmıştır.

Dünyada hemşireliğin tarihsel gelişiminde savaş ve doğal afetler gibi olaylar etkili olmuştur. Rönesans ile Avrupa’da, Amerikan Devrimi (1775­1783) ile Amerika’da tıbbi gelişmeler artmıştır. Bu gelişmelere pek çok iç savaşın, Kırım Savaşı ve I. Dünya Savaşı’nın da etkisi olmuştur.

Modern anlamdaki hemşireliğin de Kırım Savaşı (1854­56) sırasında, Florance Nightingale (1820­1910) ile başladığı kabul edilmektedir. F. Nightingale rahibelerden ve sivil hastanelerdeki kişilerden seçilen 38 kişilik bir hemşire kafilesi 1854 ‘de  İstanbul ’a gelmiş ve disiplinli çalışmaları neticesinde ölüm oranını %42’den %2’ye düşürmüştür. .F.Nightingale ’ in yaralı ve hastalara bilgi ve şefkatle bakması onun efsaneleşmesini sağlamıştır. 1855 yılında F.Nightingale Kırım’da iken başarısından dolayı İngiltere’de isminin verildiği ilk modern sivil hemşire okulu Londra ’ da 1860 yılında açılmıştır. 1873’te Bellevue’de açılan hemşirelik okulu mezunlarına lisans derecesi verilmesi izlemiştir. 1887 yılında İngiliz Hemşireler Cemiyeti kurularak organize olunmuştur.

FLORENCE  NİĞHTİNGALE

– İngiliz hemşire. Modern hemşireliğin kurucusudur. Florence Nightingale daha küçük yaşlarda hastahanelerde hastalara yeterince ilgi gösterilmediğini düşünür ve bunu düzeltmek için hasta bakıcı olmak ister. Ailesi Nightingale’e izin vermez. Hasta bakıcıların hastalarla birlikte pis işler yaptıklarını söyler ve karşı çıkar. Çünkü o dönemlerde hasta bakıcılık hiç bir işi olmayan kızların yaptığı pis bir iştir. Ailesine ne kadar baskı yapsa da kabul ettiremez ve ailesinden ayrılarak hasta bakıcı olur. Hasta bakıcılığın kötü adını silmek ve bunu meslek haline getirmek ister. Bunu ülkenin bakanlarına kadar iletir fakat izin alamaz.

1854 yılında Üsküdar’daki Selimiye Kışlası’nda, Kırım Savaşı sırasında yaralanan İngiliz askerlerinin tedavi ve bakımını yapmıştır. Ayrıca İtalyanca, Fransızca ve İngilizce öğrenmiştir. Savaşın zor koşullarında, gece gündüz demeden yaralılara baktığı için askerler ona The Lady with the Lamp yani Lambalı Kadın adını vermiştir.

Savaştan sonra Londra’da hemşirelik okulu açmıştır. 1907 yılında Liyakat Nişanı alan ilk kadın olmuştur. 1910 yılında ölmüştür. 1961 yılında, Türkiye’de, Şişli’de açılan ilk Yüksek Hemşirelik Okulu’na onun adı verilmiştir. (1989’da merkez olarak kurulan Florence Nightingale Hastanesi de denen binada şimdi şapka biçiminde camdan bir ek bina daha yapılacaktır.) Böylece dünya üzerinde ismini altın harflerle yazdıran ilk hemşire olmuştur.

Doğum günü olan 12 Mayıs, tüm dünyada hemşireler günü olarak kabul edilmiştir.